Marksizm ve Güvenlik Teorileri

Uluslararası İlişkilerde Marksizm
• Bütün analizlerin merkezinde ekonomi yer alır.
• Materyalist bir tarih anlayışı söz konusudur.
• Liberalizmin aksine sınıf metaforunu kullanır.
• Toplumda sistematik bir sınıfsal çatışmanın olduğuna inanır.
• Marksizm uluslararası ilişkilerde emperyalizm çalışmaları ile kendini göstermiştir.
• Devletler arasında sınıfsal ayrım vardır ve bu ayrımı ekonomi belirlemektedir.
• Politika ve askeri konular ekonomiye bağlıdır.
• Devlet dominant sınıfın çıkarını koruyan bir aktördür.
• Merkez devletler diğerlerine göre daha otonomdur.
Bağımlılık ve Dünya Sistemi Teorisi
• Sosyal farklılıklar çatışma riskini arttırırken farklılıkların azlığı bu riski azaltmaktadır.
• Merkezdeki devletlerin işçi hammadde gibi ihtiyaçları çok ucuza çevreyi oluşturan devletlerden temin edilir.
• Wallerstein dünyayı merkez, çevre, yarı çevre olarak sınıflandırmaktadır.
• Merkezi oluşturan bölge hep ileri düzey ekonomik faaliyetlerde bulunmuştur ve dominant hale gelmiştir.
• Tek bir devlet tek başına bütün kapitalist ekonomiyi kontrol edemez bu bakımdan anarşi söz konusudur.
Marksizm’in Güvenlik Anlayışı
• Uİ’de politik, ideolojik, güvenlik konusunu açıklamada başarılı olamamıştır.
• Savaşlar sömürü yarışı yüzünden çıkar.
• Proleter devletler birlikte hareket ederek devrim yapmalıdır.
• Barış ancak devletsiz ve sınıfsız bir toplum kurularak mümkün olur.
Konstrüktivizm ve Güvenlik
• Bireyin, devletin ve çıkarların güvenliği önemlidir.
Temel Varsayımlar
• Konstrüktivist güvenlik kapsamlı ve bütüncül bir güvenlik teorisi değildir.
• Süreç, tarih, gelenek, kültür ve sosyal ilişkiler çerçevesinde kimlik oluşumuyla ilgilenir.
• Uluslararası güvenliğin sağlanmasında normların rolüne dikkat çeker.
• Küresel askeri kapasite, liberal demokrasiler arasındaki barış, nükleer ve kimyasal silahların kullanılmaması, NATO’nun değişken kimliği gibi konularla ilgilenir.
• Güvenlik ikilemi sosyal bir yapıdır ve güvensizlik ortamında, devletlerin birbirlerine niyetleri konusunda olumsuz varsayımlara sahip olduğu durumlarda ortaya çıkar.
Güvenlik Çalışmaları Kopenhag Okulu
• 1985’te Kopenhag Üniversitesi bünyesinde kurulan Barış ve Çatışma Araştırma Merkezi’nde Avrupa Güvenliği çalışma grubunun Avrupa Güvenliğinin Askeri Olmayan Boyutları ile başlar.
• 1980’lerin sonlarında Güvenlik Çalışmaları alanındaki teorileşme döneminde geleneksel güvenlik anlayışının aktör-tehdit-politika üçlemesinin eleştirisi olarak doğmuştur.
• Realist Güvenlik Çalışmalarında devletin yegâne güvenlik aktörü olduğu ve devletlerin askeri kuvvet kullanımı ile tehdit edildiği anlayışına ve bu tehditlerle baş etmek üzere güç dengesi davranışının kalıplaşmasına tepkidir.
• Kopenhag Okulunun özünü oluşturan üç ana yaklaşım vardır bunlar güvenlikleştirme, sektörel analiz, bölgesel güvenlik kompleksleridir.
• Güvenlikleştirme: Güvenlik Çalışmalarının salt askeri sorunlara ve devlet temelli yaklaşımlara indirgenmemesini, bireylerin varlığını ve refahını etkileyebilecek her şeyin güvenlik sorunu olmadığını savunmuştur.
• Sektör Analizi: Kopenhag okulu işlevsel açıdan sektörel bir analiz çerçevesi oluşturarak, güvenliği askeri, ekonomik, çevresel, toplumsal ve siyasi sektörlerde ele almakta, bir başka deyişle güvenlikleştirme teorisini bu beş sektöre uyarlamaktadır.