Osmanlı Devleti’nde Siyasetname Geleneği

İlk Türk-İslâm Devleti Karahanlı’nın3 11. yüzyıldaki siyasetnamesinin yüzyıllar sonra tamamen farklı bir coğrafyadaki Osmanlı siyaset ve yönetim eserlerine bulunmuş olabileceği etkiler; Osmanlı’nın bir sistem olarak Sasani, Roma ve İslâm Halifeliklerinden türediği iddiaları (Örtaylı, 2008: 30) düşünüldüğünde özel bir önem kazanır.
Siyasetname, Arapça “siyaset” ve Farsça mektup, risale anlamına gelen “name” kelimelerinden meydana gelmiş bir terkiptir. Siyaset kelime olarak, hayvanı (özellikle atı) tımar etmek (Kışlalı, 1987: 3), bakmak, terbiye etmek, bir yerden bir yere zor kullanmadan götürmek; vali ve hâkim olmak, idare etmek, düzene koymak, tedbir almak gibi anlamlara gelmektedir. Zamanla teşkilât ve idare terimi olarak da birçok anlamlar kazanmıştır:
1. Hükümet, memleket idaresi
2. Cezalandırılmayı hak edenlerin cezasını vermekte şiddet göstermek (erbabı-l hükümette siyaset elzemdir)
3. Ceza, cezalandırma, idam (siyasete uğramak, siyaseten katı)
4. Kamu düzenini sağlamak için yapılan icraat.
5. Devletlerarası münasebetleri düzenleyen ilim (Türk Dili ve
Edebiyatı Ansiklopedisi Akt. Ayar, 2009: 14).
Siyasetle ilgili işlere siyasi (siyasiyat), bu tür işlerle uğraşanlara da siyasiyyûn denilmekte olup, padişahlara, devlet ileri gelenlerine, dolayısıyla daha sonra bu görevleri üstleneceklere yol göstermek gibi gayelerle kaleme alınan kitaplara da genel bir başlık olarak siyasetname denilmektedir (Nizamü’l-mülk, 2009: 14-15).
Siyaset ve devlet yönetimi hakkında, iyi, adil ve sonuçta daha güçlü bir devlet yönetimi arzusu için hükümdar ve devlet adamlarına bilgi ve nasihat verme amaçlı yazılan siyasetnameler, Osmanlı siyasi ve düşünce yapısının kaynak eserleridir. Bu siyasetnameler üç öncül eserden etkilenmiş olup; İslâm medeniyeti etkisi altında gelişen bu ilk dönem siyasetnameler Farabi, Yusuf Has Hacib ve Nizamü’l-mülke aittir. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i, Selçuk veziri Nizamü’l-mülk’ün Siyasetnamesi, Farabi’nin el-Medinetü’l Fazıla ve Kitabü’s Siyase isimli eserleri yerleşik, komşu ve eski kültürlerin izlerini de taşıyarak Türk-İslâm siyasi düşüncesine yön vermişlerdir (Ocak, 1999: 165).
Kuruluş döneminden itibaren yazılan birçok eserle birlikte Osmanlılarda siyasetname geleneği oluşmaya başlamıştır. Ahmedi’nin İskendernamesi, Sultan II. Murad’a kuruluş döneminde siyaset kuralı açısından önemli tespitler sunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemini anlatan Aşıkpaşazade Tarihi diye de bilinen Derviş Ahmet Aşıki’nin yazdığı Tevarihi
Al-i Osman, diyalogları ve bildirici nitelikli kısa cümleleri ile devlet yönetimi ve siyasetname içeriği olan bir tarih kitabıdır. Yine Oruç Beğ’in Tevarih-i Âl-i Osman, Şükrullah Efendi’nin Behçetü’t Tevarih adlı tarih kitaplarında da siyasetname izlerini görmek mümkündür.
II. Bayezid döneminde yazılan Tarih-i Ebu’l Feth’te saltanat makamı ele alınmış, rıza ve itaatin yani mutlak otoritenin varlığı ve bu gücün padişahın
Sıfatında tezahür ettiği açıklanmıştır. Eserinde Kur’an’ı referans alan Tursun göre hazinenin idaresi ve askerin varlığı ile düzeni korumak dünya saadeti için ilk şarttır. Tarih-i Ebu’l Feth’te bu saadetin adalet kavramıyla gerçekleşebileceği anlatılmıştır. Adaletsiz ülkenin yıkılmaya mahkûm oluşu adalet kavramının Osmanlı siyasetnamelerinde ne kadar önemli olduğu göstermektedir (Okumuş, 2005:3). Bahsedilen bu eserler siyasetname olarak adlandırılmasa da Osmanlı siyasetname geleneğinin ilk halkalarıdır.
Osmanlı klasik döneminde Şeyhoğlu’nun “Kenzü’l Kübera ve Mehek— kü’l Ulema”sı, Ankaravi’nin “Enisü’l-Celis’i önemli siyasetname örnekleridir. Yine Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşayan Lütfi Paşa’nın ‘Asaf—
name’si vezirlere yol göstermek ve devlet düzeni hakkında bilgi vermek İçin bu dönemde yazılmış siyasetnamelerinde. Osmanlı klasik dönem siyaset— namelerinin genel özelliği, daha iyi bir yönetim için padişaha ve vezirlere yol göstermek ve devletin daimî düzeni hakkında bilgi vermek amacıyla yazılmış olmalarıdır. Düzenin korunması ve sonrasında daha mutlu ve refah içinde yaşamanın yolu aranmış ve gösterilmiştir. Bu yaşam için ilk ve en önemli yönetim unsuru ise adalet kavramının varlığıdır.