Koçi Bey ve Risalelerinde Adalet Dairesi

1631 yılında IV. Murad’a sunduğu risaleleri ile tanınan devlet adamı Koçi Bey; risalelerinde, bozulmanın Kanuni devrinde başladığını belirtir ve bu bozulmaya yol açan uygulamaları sıralar. Bu bozulma sonucunda IV. Murad döneminde gelinen durumu daire-i adalet üzerinden açıklar: “Velhasıl saltanat-1 âliyyenin şevket ve kuvveti asker ile, askerin ayakta durması hazine ile, hazinenin toplanması reaya ile, reayanın ayakta durması adalet ve doğruluktadır. Şimdi âlem harap, reaya perişan, hazine eksiklik içinde ve kılıç erbabı da bu haldedir” (Koçi Bey, 2007:67).
Koçi Bey risalelerinde adalet dairesi üzerinde önemle durmuş v bozulmasında bu kurumdaki değişimleri işaret etmiştir. Koçi Bey özellikle 11. Selim, m. Murad ve m. Mehmet devrinde mülki ve askeri teşkilatın nasıl yozlaştığı konusunda IV. Murad’ın dikkatini çekmeye çalışmıştır. Bu devirde köylüler yöneticilerin baskıcı tutumları ile tarlalarım terk etmiş ve köyler boşalmıştır. Risalelerinde bu durumun üzerinde durarak padişahların güçlü sütanamın ancak zengin ve refah içinde yaşayan halk sayesinde mümkün olacağım ve zulümle bir memleketin yaşayamayacağım açıklayan Koçi Bey de Kutadgu Bilig siyasetnamesi ile arasında 500 senelik bir zaman fa-rh olmasına rağmen; adalet dairesini Yusuf Has Hacib gibi formüle etmiştir: asker-hazine-halk-adalet.
Koçi Bey, düzenin bozulmasında adalet dairesindeki ilk halka olan asker/yeniçeri ocağındaki bozulmayı ‘Yeniçeri Taifesinin Bozulmasının İlk Defa Ne Yüzden Olduğu Beyan Olunması” adlı risalesinde ele almıştır. Ocak yasalarının dışında iltimas ve ocağa ihtiyaçtan fazla asker almanın ocak düzeninin bozulmasına sebep olduğunu söylemektedir:
“Ocağın parlaklık ve güzelliği gitti, içlerinde yürürlükte olan kanun battı, karmakarışık oldu. Yaşlanmış ve amelmânde olmuştan başkasının oturak olması kanuna aykırı iken, şimdi genç ve beden kuvvetine sahip oldukları halde on binden fazla korucu ve oturak meydana çıktı. Müslümanların beytü’J-mâIybu yolla zayi ve telef oldu. Yine emektar adamları sebepsiz yere kaldırırlar; yerlerine ahval bilmez, rüzgâr görmemiş, âlemin acısını tatlısını çekmemiş nice taze kişileri getirdiler ve ocağı yıkık dökük ettiler.”